İşte, topraklarımızda (bir süreliğine de olsa) yaşamış, saygıdeğer bir şair!
İskenderiye'de doğmuş, İstanbul'da yaşamış bir süre, asıl adı Alexender Kavafis olan ünlü Yunan sanatçı.
İlk şiirleri 1903'te Yunanistan'da yayımlandı. Bir yıl sonra 14 şiirden oluşan ilk kitabını çıkardı.
- 1907'de Nea Zoi (Yeni Hayat) adlı edebiyat dergisinin çevresinde toplanan genç sanatçılarla ilişki kurdu. 1910'da birinci kitabını 12 şiir ekleyerek yeniden yayımladı.
- 1911'den ölümüne dek şiirlerini dergilerde yayımlayan Kavafis'in 154 şiiri toplu olarak 1935'te yayımlanabildi.
- Bütün şiirleri 1963'te gün yüzü görebildi.
- En önemli şiirlerini 40 yaşından sonra yayımladığı için kendisini "yaşlılığın şairi" olarak nitelendirmiştir.
Kavafis konularının çok büyük bir bölümünü tarihten almıştır. Onun asıl ilgi alanı olan Helenistik dönem ve Bizans, bir kahramanlar çağı değil, karmakarışık olaylar, nedensiz gibi görülen savaşlar, uydu krallıklar, sürgün edilmiş kukla krallar, politik dalgalar, kıskanç, tutkulu sanatçılar çağıdır. Doludizgin bir cinsellik bu örgünün dokusuna işlenmiştir.
En baba şiirlerinden ikisi, Şehir -ya da Kent der bazısı- ve İthaka'dır.
ŞEHİR
Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim, dedin
bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.

Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
-bir ceset gibi- gömülü kalbim.
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.
Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma-
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de.
Çeviren: Cevat Çapan
İTHAKA
İthaka’ya doğru yola çıktığın zaman
dile ki uzun sürsün yolculuğun,
serüven dolu, bilgi dolu olsun.
Ne Lestrigonlar’dan kork,
Ne Kikloplar’dan, ne de öfkeli Poseidon’dan.
Bunlardan hiçbiri çıkmaz karşına,
düşlerin yüceyse, gövdeni ve ruhunu
ince bir heyecan sarmışsa eğer.
Ne Lestrigonlar’a rastlarsın,
ne Kikloplar’a, ne azgın Poseidon’a,
onları sen kendi ruhunda taşımadıkça,
kendi ruhun onları dikmedikçe karşına.
Dile ki uzun sürsün yolun.
Nice yaz sabahları olsun,
eşsiz bir sevinç ve mutluluk içinde
önceden hiç görmediğin limanlara girdiğin!
Durup Fenike’nin çarşılarında
eşi benzeri olmayan mallar al,
sedefle mercan, abanozla kehribar,
ve her türlü başdöndürücü kokular;
bu başdöndürücü kokulardan al alabildiğin kadar;
nice Mısır şehirlerine uğra,
ne öğrenebilirsen öğrenmeye bak bilgelerinden.
Hiç aklından çıkarma İthaka’yı.
Oraya varmak senin başlıca yazgın.
Ama yolculuğu tez bitirmeye kalkma sakın.
Varsın yıllarca sürsün, daha iyi;
sonunda kocamış biri olarak demir at adana,
yol boyunca kazandığın bunca şeylerle zengin,
İthaka’nın sana zenginlik vermesini ummadan.
Sana bu güzel yolculuğu verdi İthaka.
O olmasa yola hiç çıkmayacaktın.
Ama sana verecek bir şeyi yok bundan başka.
Onu yoksul buluyorsan, aldanmış sanma kendini.
Geçirdiğin bunca deneyimden sonra öyle bilgeleştin ki,
artık elbet biliyorsundur ne anlama geldiğini İthakalar’ın.
Türkçesi: Cevat Çapan
Doyamadım şiirlere,
bir tane daha!
che fece .... il gran rifiuto
bazıları için bir gün gelir, o zaman
söyler o büyük evet'i ya da büyük hayır'ı.
belli olur hemen içinde kendi evet'ini
hazır bulunduran insan, ve onu söylediği an
onuruna onur katar, yönelir inancına.
pişman olmaz hayır diyen. hayır derdi yine
bir daha sorsalar. ama yiyip bitirir onu işte
o hayır - o doğru hayır - ömür boyunca.

üstaddan tatlı bir alıntı:
"önceki gün gözlerimin önünden geçen tek şiir, iki çocuğun güzelliğiydi."
1996 yılında şairin hayatını anlatan "Kavafis" biyografik filmini Yunan Yannis Smaragdis çekmiş. Filmin müziklerini Yunan büyük üstad Vangelis bestelemiş. Zaten film de, ünlü sanatçı Vangelis'e ithaf edilmiş. Malesef filmin müzikleri resmî albüm olarak yayınlanmamış. Vangelis'in "Odyssey: Definitive Collection" adlı toplama albümünde sadece "Main Titles" bestesini sunmakla yetinilmiş. http://www.imdb.com/title/tt0115849
Çevirmene dair...

Cevat Çapan, 1933 yılında Kocaeli Darıca’da doğdu. Robert Koleji ve Cambridge Üniversitesi İngiliz edebiyatı bölümünü bitirdi. İstanbul Üniversitesi, Mimar Sinan Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak çalıştı. Yeditepe Üniversitesi Fen-edebiyat Fakültesinde dekanlık yaptı. Halen Yeditepe Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümü öğretim üyesidir.
Şiirleri Adam Sanat, seçilmiş hikâyeler, Varlık, yeditepe gibi dergilerde yayımlandı. İngiliz ve Amerikan edebiyatından yaptığı çevirilerin yanı sıra Yunancadan da Türkçeye çeviriler yaptı. Çağdaş Yunan şiiri, İngiliz şiiri ve Amerikan şiiri antolojilerinin de aralarında olduğu birçok kitap yazdı, çevirdi.
Yapıtları
Dön Güvercin Dön (1985)
Doğal Tarih (1989)
Sevda Yaratan (1994)
John Whiting. Çağdaş Bir Oyun Yazarı, (Birinci Basım, Yankı Yayınları, 1975) Norgunk Yayıncılık, 2007.
Şiir Çevir Denize At (2008) Cumhuriyet Kitapları
Ödülleri
1986 Behçet Necatigil Şiir Ödülü
2008 Altın Portakal Şiir Ödülü (Bana Düşlerini Anlat)
ve
birkaç şiiri...
DÖNÜŞ
Yıllar sonra
odanın kapısını açınca
senin yerine
arkası dönük iki kadın görüyorum
yaşları belirsiz
biri kollarını balkonun korkuluğuna dayamış
öbürü kapının pervazına yaslanmış
uzanıp giden ovaya bakıyorlar
akşam serinliğinde.
Bakışlarının ucunda
mor dağlar yükseliyor
ve inen davarın
çan sesleri duyuluyor uzaktan.
Kapıyı aralık bırakıp
alacakaranlıkta
dağın doruğuna tırmanıyorum
yorgun atımın yedeğinde.
SOLUK SOLUĞA
Uzun, karanlık bir çığlığın da ardına düşebilir insan,
Titrek, eğri büğrü bir yazının çağrısına da uyar.
Bırakıp her şeyi döner -
Aşk bir buluşmadır çünkü,
Her zaman gecikmiş bir buluşma.
Bitmeyen bir kavuşmadır da aşk -
Araya her zaman bir şeyler girer:
Bazen kendi sevincinin kanat gölgesi,
Bazen nabzın hızı, yüreğin titreyişi,
Tüylerin telaşıyla besleniyor gibidir -
Araya her zaman bir şeyler girer:
Çalışma saatleri, karşılıksız sorular.
Nereden bilebilir insan
Bunların hepsinin de aşk olabileceğini?
Çoğu kez aldatıcıdır da,
Bakarsın, herkes onun askeri, onun şehidi.
Oysa aşk hiçbir zaman bir yarış değildir ki.
Bu yüzden yanılır hep
Sayın muhbir vatandaş, köftehor okur, arsız yetkili.
Sararmış bir fotoğraf olarak da çıkabilir karşına,
Borulu bir fonoğraf kılığıyla da.
Bakarsın, ona da dadanmış
Gündelik hayatın sosyolojisi.
Yeniden duyulur bazen o uzun ve karanlık çığlık.
Çağıran o titrek yazı yeniden belirir -
Çünkü aşk en eski köprüsüdür Balkanların, en eski.
WITTGENSTEIN
İçimin içime sığmaması
Canevimde çırpınan
Küçücük bir kuş
Olmasından mıdır aklın?
Cevap Çapan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder