30 Mart 2010 Salı

tarihte bugün ne olmuş,nasıl olmuş

bir göz gezdireyim bakalım,neler olacak demiştim ve şu öldü bu doğdulardan sonra bir şey çarptı gözüme:
Ezanın Türkçe okunması için Senato'ya yasa önerisi verildi.(30/03/1973)


peki nedir ezanın tarihteki gidişatı?


Ezan 1932 ile 1950 yılları arasında Türkçe okunmuştur ülkemizde.tarihlere dikkatinizi çekmek istiyorum.
1932 yılı CHP'nin tek parti olarak iktidarda bulunduğu,Atatürk'ün cumhurbaşkanı olduğu dönemdir.
Ezanın Türkçe okunması uygulamasına geçilmeden önce Atatürk'ün isteğiyle din adamları bunun caiz olup olmadığı tartışılır ve caiz olduğuna karar verilir.Ardından Diyanet İşleri Başkanlığının yayınladığı genelge ile ezanı artık Türkçe duymaya başlarız.Artık anlamını çoğumuzun bilmediği(o dönemde biliniyor olabilir,ama şu an durumun öyle olmadığı aşikar)Arapça sözler yerine bu sözlerle öğrenmeye başlarız namaz vaktini:
"Tanrı uludur; 
Şüphesiz bilirim, bildiririm:
Tanrı'dan başka yoktur tapacak,
Şüphesiz bilirim, bildiririm
Tanrı'nın elçisidir Muhammed
Haydin namaza, haydin felaha
Namaz uykudan hayırlıdır."


hatta 1941 yılında Türk Ceza Kanununa eklenen hükümle ezanın Arapça okunması cezai yaptırıma bağlanmıştır.(bu uygulamanın biraz aşırıya kaçtığını ben de kabul ediyorum,ama dönem şartlarını da gözönüne almak gerekli)

peki sonra ne oluyor?
1950 yılı Demokrat Partinin iktidara geldiği yıldır.DP'nin ilk icraatlarından biri Arapça ezanı serbest bırakmak oluyor.Türkçe ezan yasaklanmıyor ama bir daha da kullanılmıyor(demek ki halk bunu istiyormuş diye düşünmeyin lütfen.pek çok din adamının bağnaz olduğunu ve dönemin şartlarını gözönünde bulundurun)

peki ya sonra?darbe oluyor,Adnan Menderes idam ediliyor(hayır,asla onaylamıyorum),61 Anayasası yürürlüğe giriyor(keşke hala yürürlükte olsa).ve bundan tam 37 yıl önce Senatoya ezanın Türkçe okunması için yasa önerisi veriliyor.
sonuç?Ezan 60 yıldır Arapça okunuyor ve duyanların büyük bir çoğunluğu onun sadece namaza çağırdığını biliyor,nasıl çağırdığını değil...
Arapça ezan makamlı okunması v.s. gibi sebeplerle kulağa hoş geliyor olabilir,ama bir o kadar da boş geliyor.


kaynak: http://www.kongar.org/aydinlanma/2004/440_Turkce_Ezanin_Oykusu.php
             http://www.tarihtebugun.gen.tr/

3 Mart 2010 Çarşamba

ARAMIZDA BU CAM BÖLME

ayırmışlar seni benden
aramızda cam bölme
biliyorum ordasın sen
şu camın arkasındasın
şu incecik
şu zavallı
renkli camın ardındasın
yapayalnızsın

uzanmışsın soylu çıplaklığınla
ama çıplak değilsin
pembesin
yeşilsin
morsun
kızılsın
saçlarınla oynuyorsun durmadan
sabah kesip kısa kısa
akşam uzatıyorsun
gözlerinle oynuyorsun durmadan
gözyaşın değişmiyor
gülüyorsun pencereden sokağa
kuytuda ağlıyorsun
bekliyorsun ağlayarak
o mavi kuşu

biliyorum
biliyorsun dilini duvarların
kapıların karanlığa kapanışını
gece köpek seslerini yolcu uçaklarını
filmin öbür yarını
sonun ardını
çiçekli balkonların gizli yanlızlığını
aşkın kedi çığlığını ıslaklığını
içkinin yasalara amansız düşmanlığını
duyuyorsun
biliyorum
yaşıyorsun çırılçıplak
ama işte ardındasın şu camın
kozanın içindesin
saçlarınla oynuyorsun durmadan
gözlerini boyadıkça artıyor dalgınlığın
bekliyorsun
biliyorum
bekliyorsun ağlayarak
o mavi kuşu

bense öbür yüzünde zavallı camın
vangölü’nün karanlık sularını çılgınca
çılgınca kulaçlıyorum kavuşmak için sana:
-tamarraaaa
ah tamarraaa
güzel tamarraaa!

bitmiyor su
bitmiyor su
kıyı kaçıyor
çığlıklarım karışıyor karanlık dalgalara

varıyorlar bizden sonra seninle bana
anlıyorlar bizden sonra seninle beni
sen bir avuç barut külü bir yanda
ben bir avuç ateş külü bir yanda
durur küller arasında yalnız ve uzak
o incecik
o zavallı
cam bölme.....

HASAN HÜSEYİN KORKMAZGİL