Bir yazı yazmanın zamanı geldi bence deyip geçtim bilgisayar başına.Tabi ki her zamanki gibi ne yazacağımı bilmeden.Neyse bu arada br haberlere göz atayım dedim.Ve başlık:''İlkokul tuvaletinde tecavüz dehşeti!''
Kimsede vicdan kalmamış kardeşim!Hadi vicdanı geçtim korku da mı kalmamış?Hiç mi korkusu yok bunların?Hak var hukuk var.Ulan onu geçtim içerde şişlenmek var.Sapıksın anladık azgınsın.Aklın çüküne kaçmış durumda.Küçücük çocuk be abi.Yazıktır,günahtır.O kadar yazık o kadar günahtır ki içerde bile adamın ciğerini sökerler.Çükünü koparıp bir yer atarlar.
Bir de olayın şu yönü var ki çok acı.Olay bir okulda oluyor.Ne yani çoluğumuzu çocuğumuzu okula da mı gönderemeyeceğiz artık?Ya okulda oğluma kızıma tecavüz ederlerse diye mi düşüneceğiz.Sokak dersin salmazsın eve kapatırsın çocuğu.E okula da mı göndermeyeceksin?Vay ki ne vay halimize.Yazık bizim çocuklarımıza.Böylesine iğenç bir ortamda sağlıklı bireyler olarak yetişmek için yırtınıyorlar,yırtınıyoruz.
Cinayet bile hafif kalır bir çocuğa tecavüz etmenin yanında.Tecavüz demek istemiyorum,daha fazla bu iğenç kelimeyi ağzıma almak istemiyorum.
''Türkiye'de çocuk istismarına ceza söz konusu olmasına rağmen; ihmali bir suç teşkil etmez. Bu vesile ile bir çok medeni toplumda olduğu gibi suç işleyen küçük çocuğun ailesi veyahutta ebeveynleri suçlu sayılmazlar. Bunun yanı sıra; aileleri ve eğitim hayatları süresince kendilerine karşı işlenen istismarlar karşılıksız kalır. Aşırı istismara uğrayan çocuklar için aile bireyleri; istismarı işleyen aile reisi hakkında vasi tayini davası açabilir; veyahutta yerel emniyet kontrolünde çocuk yeni bir aileye teslim edilinceye dek korunulur[5]. Dünya'da çocuk istismarı %1 ila %10 arasında değişirken; Türkiye'de bu rakam %10 ila %53 arasındadır.
Ancak; yasalarımız Dünya standartlarının oldukça altındadır. Türk Ceza Kanunu'nun 414. maddesine göre, 15 yaşından küçük bir çocuğa zor kullanarak, tehditle tecavüz edilmesi 10 seneden az hapis cezası verilemeyeceğini iletir; fakat bunları yapmadan tecavüz edilirse beş seneden az hapis cezası verilemeyeceğini bildirmektedir.''
Şimdi anlıyorum bu iğrenç varlıkların neden kormadığını.Sonuç olarak ben korkuyorum ve üzülüyorum artık...
28 Aralık 2009 Pazartesi
evet! o çocuklara dokunan heriflerin çükünü koparmak istiyorum!
12 Aralık 2009 Cumartesi
Hayat'a...
Hayat ; belki tek bir odanın içinde
Belki de farklı şehirlerde
Ayrı umutlarla bezenmiş
Yıkık bir duvar ardında...
O duvarın taşlarını ben söktüm
Sen dizdin
Ben dizdim
Sen söktün
Hayat ; bitik bir hayat
Belki tek bir odanın içinde
Belki de farklı şehirlerde
Ayrı umutlarla bezenmiş...
Elinde bitik bir sigarayla
Yarım şişe şarap
Yitik bir sesle uğultu arası
Kulağımı tırmalayan bir tını
Beyaz düşler sokağında
Ağlayan biri vardı
Ve hayat ; kısa bir hayat
Belki tek bir odanın içinde
Belki de farklı şehirlerde...
30.02.07
Işıl...
Belki de farklı şehirlerde
Ayrı umutlarla bezenmiş
Yıkık bir duvar ardında...
O duvarın taşlarını ben söktüm
Sen dizdin
Ben dizdim
Sen söktün
Hayat ; bitik bir hayat
Belki tek bir odanın içinde
Belki de farklı şehirlerde
Ayrı umutlarla bezenmiş...
Elinde bitik bir sigarayla
Yarım şişe şarap
Yitik bir sesle uğultu arası
Kulağımı tırmalayan bir tını
Beyaz düşler sokağında
Ağlayan biri vardı
Ve hayat ; kısa bir hayat
Belki tek bir odanın içinde
Belki de farklı şehirlerde...
30.02.07
Işıl...
2 Aralık 2009 Çarşamba
Bu bir itiraftır /

AŞK
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı
Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı
İstanbullar
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların
dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik
Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik.
Cemal Süreya
Bu bir itiraftır..

Ne kadar çabuk değişiyor insanlar. Nerden mi vardım bu kanıya; kendimden... Kaybetmekten asla korkmayan ben;şu anda dizlerim titreyerek değişmeye çalışıyorum yine,yine eski ben olabilmek için yırtınıyorum. Önceleri ne kadar farklıymışım,kendim ve erkek arkadaşlarım hariç herkesi düşünürmüşüm,şimdiyse durum ne kadar da farklı. Kaybetmekten korktuğum 'o'nu düşünüyorum sadece. Açıkçası tuvalette bile 'o'nu düşünüyorum ki rüyalarımdan hiç bahsetmiyorum bile... Şu anda yazarken de 'o'nu düşünüyorum. Ve şunu düşünüyorum: Acaba bundan bir yıl sonra kimi düşüneceğim? 'O' hala hayatımda olacak mı?Ya olmazsa...
Neden bu kadar paniğim?Neden çıldırdım?Neden bana aşık olmasını bekliyorum,sadece beni düşünmesini?
Dışardan nasıl gözüküyor bilmiyorum ama bildiğim bir tek şey var sadece;'o'nun da beni gerçekten sevdiği.Peki o zaman neden hala doyumsuzum?Bu açgözlülüğün sebebi ne?
Bundan 4 sene önceydi.Yeni tanışmıştık başka bir 'o' ile.Kalbim çıkacaktı neredeyse.Uzaktaydı,alışıktım bu duruma.Yanıma gelince bi garip olurdum,sanki sevemezdim yanımdayken 'o'nu.
Bundan 3 sene önceydi.Tanışmak ne kelime.Diğer 'o'yu zaten çoktandır tanıyordum.Kalbim çıkacaktı neredeyse.Yakındaydı,alışıktım bu duruma.Yanımdan gidince garip olurdum,sanki sevemezdim yanımda değilken 'o'nu.
Bundan çoook sene önceymiş gibi gelse de sene bu sene.Yeni tanışmıştık esas 'o' ile.Kalbim çıkacaktı neredeyse.Ne uzaktı ne yakın.Nerede olduğunu bilemedim,hala da bilemiyorum.Sanki bugün var yarın yok.İlk defa gerçekten korku kapladı içimi;kaybetme korkusu...Kaybetmekten hiç bu kadar korkmadım.Bazen isyan ediyorum yeter lanet olsun diyorum istemiyorum diyorum.Sonra ne mi oluyor?Yataklara düşüyorum özlemekten,uyuyamıyorum.
O her şeyi bilen tavrı,zeytin yağı gibi üste çıkması,beni sinirlendirebilen nadir insanlardan olması,sesimi yükselttirmesi,kavgaya olan sempatisi,onu düşünerek yaptığım şeyleri sanki bencilmişimcesine kendim için yaptığımı düşünmesi,umursamaz hareketleriyle beni ne kadar da çok bağlamış kendine...
Çok şey mi istiyorum bilmiyorum.Aslında biliyorum da bilmemezliken geliyorum.Bilmiyormuş gibi yapmaktan da sıkıldım.Ne yapmalıyım onu da bilmiyorum.
Sanırım her şeyi biliyorum ben. Paniğimin,çıldırışımın,doyumsuzluğumun,açgözlülüğümün sabebi apaçık ortada.
Yarını bekliyorum şimdi,'O'nu.Ya gelmezse yine...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)